Türkiye’de 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremlerin ardından çalışma koşullarına ve çevreye yönelik riskler göz önünde bulundurulduğunda, operasyonları, tedarik zincirleri veya iş ortakları depremden etkilenen bölgelerde bulunan şirketlerin insan hakları durum tespiti uygulamalarının ötesine geçmeleri gerekmektedir. Bu doğrultuda BHRTR, yüksek riskli bağlamların doğasında var olan riskleri ele almak ve krizlerden etkilenen tedarik zincirlerinin meydana getirdiği zorluklara sürdürülebilir çözümler geliştirmek için özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde çalışmaktadır.
Yoğunluğu Artırılmış İnsan Hakları Durum Tespiti
Silahlı çatışmalar, insani krizler ve doğal afetler de dahil olmak üzere çeşitli krizler; adil olmayan çalışma koşulları, düzensiz göç, güvencesiz çalışma koşulları, çocuk işçiliği ve modern köleliğin diğer biçimleri gibi tedarik zincirlerinde insan hakları üzerinde çeşitli olumsuz etkilere yol açabilir.
Bu tür zorlu dönemlerde şirketler, bağlama özgü insan hakları risklerini içeren insan hakları durum tespiti uygulamalarını yoğunlaştırmaya odaklanmalıdır. Bu proaktif yaklaşım, yüksek riskli bağlamlarda işle ilgili insan hakları ihlallerinin önlenmesi ve ele alınmasını sağlamaya yardımcı olacaktır.
Bu proaktif yaklaşıma sahip olmak için şirketlerin sendikalar, sivil toplum örgütleri ve insan hakları uzmanları da dahil olmak üzere daha geniş bir paydaş yelpazesiyle ilişki kurması gerekliliği öne çıkmaktadır. Şirketler bu kuruluşlarla işbirliği yaparak yerel ve yüksek riskli bağlamlar hakkında kapsamlı bir anlayış kazanabilir.